
Bu küçük dağ kulubesi, Martha Stewart Living'in eski sayılarından birinde görüp çok beğendiğim ve sürekli yapmaya niyetlenip bir türlü gereken zamanı ve cesareti bir araya getiremediğim bir tarifti. Benim yaptığım kulubenin Martha'nın evine pek benzemediğini itiraf etmeliyim. Aslına bakarsanız bu hanımefendinin yemek ve tatlı sunumlarını çok beğensem de; kullandığı yağ miktarlarından aynı derecede rahatsız olduğum için tariflerini pek denemiyorum. Nitekim bu tarifte de onca değişiklik yaptıktan sonra, evin orijinaline benzememesini belki de normal karşılamak gerek. Orijinal tariften aynen hazırladığım tek şey kiremitleri oluşturan zencefilli kurabiyeler. Evi oluşturan kek hamuru 1 paket margarin içerdiğinden onu es geçip yerine geçenlerde tarifini verdiğim pekmezli top kek hamurunu 2 ölçü olarak hazırlayıp kullandım. Evin iç dolgusu ve dış kaplamasında kullanılan krema da 2,5 paket margarin ve çok sayıda yumurta beyazı içerdiğinden tarafımdan ekarte edilip, yerini krem şanti ve kestane püresi karışımından hazırlanan bir krema aldı. Bütün bu değişimler sonucunda evin hala eve benziyor olması aslında bir mucize! Pekmezli top kekin tarifini sayfada bulabilirsiniz. Bisküvilerin ve kremanın tarifi ise aşağıda. Ben bütün malzemeleri bir gün önceden pişirip hazırladım ve evin inşası sonraki gün gerçekleşti. Buzdolabında bir gece bekledikten sonra servise hazır hale geldi. Asıl tarifte ev geniş bir tabak üzerine oturtulup çevresine toz şeker dökülüp kar görünümü verilmiş. Arzu ederseniz zencefilli kurabiyeleri dizerek bir bahçe koridoru da yapabilirsiniz. Tarifteki kap ölçüleri 240ml alan bir su bardağına eşit. Eğer standart ölçü kaplarınız ve kaşıklarınız yoksa; çay kaşığı ölçüsünü tepeleme olmayan bir kaşığı baz alarak ayarlayın.
Krema
- 1 paket krem şanti (2 poşet)
- 1 ,5 kap süt
- 60gr yumuşamış tereyağı
- 100gr kestane püresi (daha ziyade renk vermesi için)
- tatlı severseniz şeker ilave edebilirsiniz.
Zencefilli Kurabiyeler
- 3 kap un
- 1/2 çay kaşığı karbonat
- 1/4 çay kaşığı kabartma tozu
- 2 çay kaşığı zencefil
- 2 çay kaşığı tarçın
- 3/4 çay kaşığı karanfil
- 3/4 çay kaşığı tuz
- 125 gr yumuşamış tereyağı
- 1/2 kap kahverengi şeker
- 1 büyük yumurta
- 1/2 kap pekmez
Kesilen hamurları tepsilere dizip, 30 dakika daha beklemek üzere tekrar buzdolabına kaldırın. Hamurlar tereyağlı olduğu için kesme işlemi sırasında biraz yumuşuyorlar, bu yüzden bu bekleme süresine ihtiyaç var. Bu arada fırınınızı 175 dereceye ısıtın. Tepsileri buzdolabından direkt fırına yerleştirip 12 dakika pişirin. Biraz kurumaları ama kızarmamaları gerekiyor. Tepside biraz soğuduktan sonra tel ızgara üzerine çıkarıp tamamen soğutun. Kapı ve pencere süsleri ve çatı üzerindeki kar görünümlü süslemeler için 2-3 çorba kaşığı pudra şekerini bir kase içinde, damla damla akıtacağınız limon suyu ile karıştırarak hafif akışkan bir glazür hazırlayın. 10X10cm boyutlarında bir parça yağlı kağıttan minik bir külah hazırlayıp bu glazürü içine doldurun ve ucunu küçük bir delik oluşturacak şekilde kesin. Kapı ve pencerelerin üzerinde gerekli süslemeleri yapın. Glazür kısa sürede sertleşeceğinden biraz el çabukluğu gerektiriyor bu işlem.
Ev için kullandığım pekmezli kek hamurunu 2 ölçü hazırlayıp, 20X20 cm boyutunda kare kalıpta iki seferde pişirdim. Orijinal tarif de pekmez içeriyordu, böylece uyumlu ama çok daha düşük kalorili bir alternatif elde etmiş oldum. Tabii ki kare şeklinde hazır pasta tabanı da kullanılabilir. Soğuyan keklerin birini tam ortadan kesip iki dikdörtgen elde ettim. Diğerini ise köşelerden başlayarak çaprazlamasına dört eşit parçaya ayırdım. Kabarık bir kek olduğundan elde ettiğim parçaları da enlemesine ikiye ayırıp daha ince katlar oluşturdum.


Bu aşamada hala pek bir şeye benzemeyen evimizin tüm dış yüzeyini artan kremayla düzgünce sıvadiktan sonra, kapı ve pencereleri uygun yerlere yapıştırıyoruz. Çatı kenarları ve evin tabağa değdiği kısımları kamufle edecek uzun şeritleri de yettiğince bütün köşelere yerleştirdikten sonra sıra çatıya geliyor. Ben kiremitleri oluşturan kurabiyelerin buzdolabında sertleşip pastayı kesmeyi güçleştireceklerinden korktuğum için onları birer birer şuruba batırarak çatıya dizdim. Ama buna çok da gerek yokmuş, zira buzdolabında sertleşmek yerine nem nedeniyle yumuşadılar ve servis yapmak çok kolay oldu.
Kiremitleri balık sırtı misali birbirini biraz kapatacak şekilde aşağıdan başlayıp tepeye kadar dizin. Artan kek parçasından minik bir baca kesip kenarını kremayla kaplayıp çatıya yerleştirebilirsiniz. Evin dış yüzeyine tahta görünümü vermek için enine çizgiler çektikten ve artan glazürle çatıya biraz kar serpiştirdikten sonra evimiz servise hazır. Aşağıdaki fotoğraf da evin yan kesiti. Uğraştırıcı, ama yapması ve yemesi çok zevkli bir tarif oldu. Özellikle çocuklar bu evin inşasına seve seve yardım edeceklerdir:-) Umarım siz de seversiniz. Tekrar iyi seneler.

Yilbasi pastana bayildim, Evcil Kedi. Ellerine saglik. Gecmis yeni yilini ve bayramini da kutlarim bu vesileyle.
Sevgiler,
Teşekkür ederim Zinnur, ben de seni kutlarım, selamlar
tek kelimeyle harika...Martha Stewart'ın evi nasıldı bilmem ama bu çok güzel olmuş. aynı zamanda da lezzetli görünüyor. bu evi nasıl kıydınız da yediniz.
ellerine sağlık.
Tülinciğim çok güzel olmuş bu ev gerçekten. Dediğin gibi uğraştırıcı ama zevkli olmuştur. Ben tek başıma yapamam kesinlikle. Yağ konusunda ise çok haklısın. Tek Martha değil, genelde çoğu öyle. Bu nedenle bakıp bakıp ne yapsam diye düşündüğüm tarifler oluyor:)Umarım senin bayramın da güzel geçmiştir, sevgilerimle.
Merhabalar Hülya Hanım,iltifat etmişsiniz sağolun, seneye inşallah daha iyisi olur:-)
Merhaba Behiyeciğim, sana da mutlu yıllar. Gerçekten zevkli oldu yapması ama buzdolabı dışında fazla tutamayacağımızdan pek saltanatı olmadı masada:-) Yine de güzel bir deneyimdi...
Tülin,ben de bu kadar çok yağ kullanılan yiyecekleri tercih etmiyorum.Ev ne güzel olmuş, eline sağlık,.
Sevgiyle,nanelimon
Gecikme için özür dilerim Münevver, bu aralar hiç vakit bulamıyorum bilgisayar başına oturmaya. Evi beğendiğine sevindim. Bu sadece deneyim kazanmak içindi aslında, belki seneye daha basite indirgenmiş bir şey yapmak kısmet olur. Selamlar
Masallah, nekada hos olmus evin!
Bu ev yenilmezki, yoksa ev yikilir ;=)
Ellerine saglik
Tülin'ciğim,
Özletiyorsun kendini!
Nasılsın? Neler yapıyorsun?
Atina'ya selam olsun bizden. Sula'cığımla da konuştuk geçenlerde, bir gün umarım ikinizi de ziyarete gelebilirim.
Her şey gönlünce olsun.
Tijen